Özgürlükler Şehri Amsterdam
Hollanda’nın kalbi, her yıl turist akınına uğrayan özgürlükler şehri Amsterdam. Kuzey Hollanda bölgesinde yer alan şehir ülkenin başkentidir. 13. yy. da balıkçı kasabası olarak Amstel Nehri kıyılarına kurulan şehir bu nedenle ‘Amstel-reddamme’ adını almıştır.
Amsterdam’a Ulaşım
Amsterdam’a ülkemizden genelde havayolu ile ulaşmak mümkündür. Ama şehrin harika güzelliklerine ulaşabilmek için ya yeşil pasaportunuzun olması ya da Schengen vizenizin bulunması gerekiyor. Eğer bunlardan birine sahipseniz o zaman tek yapmanız gereken uçak biletinizi almak. Dilerseniz İstanbul’dan Rotterdam Havalimanı veya Eindhoven Havalimanı’na uçup oradan trenle ya da otobüsle Amsterdam’a ulaşabilirsiniz. Ya da İstanbul’dan direkt Amsterdam Schipol Havalimanı’na bilet alıp kolayca ulaşabilirsiniz.
Neden mi Amsterdam?
Amsterdam her toplumdan her düşünceden insanın hep beraber birbirlerinin farklılıklarından rahatsız olmadan bir arada yaşadığı, tatil yaptığı, kozmopolit bir şehir olmasından kaynaklı birçok turisti kendine çeker. Köklü tarihi, eğlenceli yaşantısı, şehir boyunca uzayan kanalları, bu kanallar etrafına sıralanmış rengarenk tarih kokan evleri ile ziyaretçilerine birçok farklı deneyim sunuyor. Siz de harika güzelliklerle dolu bu yeri gezmek isterseniz bisiklet kiralayabilir veya dilerseniz yürüyebilirsiniz. Hadi gelin bu muhteşem şehirde seyahatimiz boyunca neler yapabiliriz bakalım.
Amsterdam da mutlaka görmeniz gereken yerler:
Elbette ki buraya ilk vardığınızda Amsterdam Centraal’den 10 dakika yürüme mesafesinde olan Dam Meydanı’nı görmelisiniz. Her köşede kendi hünerlerini sergileyen sanatçılar, gösteri ustaları, sokak sanatçıları, turistiyle yerlisiyle tam bir panayır havasına sahip meydana adım attığınızda sizi Konninklijk Sarayı karşılar. Bir dönem kraliyet sarayı olarak kullanılan bu yapı günümüzde özel günlerde hizmet vermektedir. Tabi ki meydan bunlarla sınırlı değil. Eğer ziyaret etmek isterseniz ayrıca ünlü insanların balmumu heykellerinin bulunduğu dünyanın en meşhur balmumu müzesi Madame Tussauds müzesi bulunuyor. Meydanın merkezinde II.Dünya Savaşında hayatını kaybeden Hollandalılar anısına yapılan Ulusal Anıt’ıda görebilirsiniz.
Ayrıca Amsterdam’da birçok müze de bulunuyor. Bunlar:
Van Gogh Museum: Van Gogh’un 200’den fazla tablosu ve 500‘den fazla çizimi ile dünyanın en büyük Van Gogh koleksiyonuna sahiptir. Bu müzeyi ziyaret etmek istiyorsanız sıra beklemekle vakit kaybetmeden internetten biletinizi alabilirsiniz.
Anne Frank Evi: Yahudi Almanya’sından kaçan bu kız iki yıl boyunca bu evdeki gizli odada saklanmış ve bu günlerin hepsini de günlüğüne yazmıştır. Yakalandıktan sonra önce Auschwitz toplama kampına daha sonra Bergen-Belsen toplama kampına gönderilmiş muhtemelen burda tifüsten hayatını kaybetmiştir. Yine burada da çok sıra beklemek istemiyorsanız biletinizi internetten alabilirsiniz.
Oude Kerk (Eski Kilise): 1306 yılında kullanılmaya başlanan bu yapı Hollanda’nın en eski kiliselerinden biridir. Red Light bölgesine adım attığınızda bütün ihtişamıyla hemen gözünüze çarpacaktır. Orta Çağ ve Rönesans dönemlerine tanıklık etmesi sebebiyle o dönemin sanat anlayışını yansıtmaktadır. Kilise olmasına rağmen birçok farklı etkinliğe de ev sahipliği yapan sanat merkezi konumundadır. Eğer dini yapıları ziyaret etmek isterseniz buraya mutlaka uğrayın derim. Biletinizi internetten almayı unutmayın ;))
Rijkmuseum: Çok büyük bir Felemenk sanat koleksiyonuna sahip müzede Rembrandt’ın birçok eseri ve ünlü Night Watch tablosu burda bulunuyor. Şu meşhur çoğu Amsterdam ziyaretçisinin fotoğraf çekmeyi ihmal etmediği I Amsterdam yazısı da bu müzenin önünde bulunuyor. Bence sanata ilginiz varsa mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerin başını çekiyor. Ben biletinizi yine internetten almanızı tavsiye ederim.
Vondelpark: Müze ve tarihi yerler gezmekten yorulup biraz şöyle kafa dinleyip doğayla iç içe olabileceğiniz muhteşem bir yer. Muhteşem doğasıyla ve yeşillikleriyle Amsterdamlıların ve turistlerin tadını çıkarabileceği bir mekandır. Yaz aylarında denk gelirseniz müzik, tiyatro gibi sanat etkinliklerine şahit olabilirsiniz.
Hadi gelin bir de Amsterdam’ın şehir boyunca uzanan kanallarında gezintiye çıkalım. Hollanda sular üzerine kurulan bir ülke olduğundan birçok kanal bulunmaktadır. İsterseniz Amsterdam Centraal’in önünden başlayan kanal turlarına bilet alabilirsiniz ya da kanalları yürüyerek gezebilirsiniz. Ben ziyaretimde kanal turu yapmayı tercih ettim ama vaktiniz varsa yürüyerek keşfetmek ve yapıları yakından görmek daha iyi olabilir. Ayrıca yürürken dilediğiniz noktalarda durup birçok fotoğraf çekebilir, kendinize güzel anılar bırakabilirsiniz.
Kanal etrafında yürürken Hollanda denince ilk akla gelen şeylerden olan lalelerle dolu Flower Market denilen çiçek pazarına da uğrayabilirsiniz. Dünyanın tek yüzen çiçek pazarıdır. Pazar rengarenk ve mis kokulu çiçeklerle dolu en çok satılan şey laledir fakat başka çiçekler de bulunur. Ayrıca sevdiklerinizin yüzünü gülümsetmek ve burdan bir hediye almak isterseniz hediyelik eşya dükkanları da bulunur.
Amsterdam’da neler yiyebilirsiniz?
O kadar gezdikten sonra eminim acıkmışsınızdır. Konumundan kaynaklı ülkenin en önemli besin kaynakları çiftçilik ve balıkçılıktır. Bu yüzden şehrin mutfağı da buna göre şekillenmiş. Peki neler yiyebiliriz?
Brooodje Haring(Ringa Balığı): Yerel halk tarafında da çokça tüketilen Amsterdam’a özgü bu eşsiz lezzet çiğ ringa balığı, kornişon turşu ve soğanın ekmekte buluştuğu bir sandviçtir.Dilerseniz kızarmış olarak da sipariş edebilirsiniz.
Stamppot: Amsterdam’ın geleneksel lezzetlerinden biri olan bu yemek patates püresine ‘boerenkool’ adı verilen lahana ve birçok sebze eklenmesiyle hazırlanıyor. Üzerine sosis veya et eklenerek servise sunuluyor. Yerel restoranlarda veya kafelerde sipariş edip bu lezzettin tadını çıkarabilirsiniz.
Bitterballen: Atıştırmalık olarak tüketebileceğiniz dana etinden, un ve baharatlarla yapılan kremalı et dolgulu, kızgın yağda kızartılmış ekmek kırıntısı kaplı küçük köfteler. Benim de tadını en beğendiğim lezzetlerdendir. Baharatlı hardalla ve acı sosla tüketildiğinde lezzeti daha da artar. Barlarda ve sokak tezgahlarında bulabilirsiniz.
Pannenkoeken(Krep): Amsterdam yerlileri günün herhangi bir saatinde Pannenkoeken tüketmeyi sever. Sadece meyve ve çikolatayla değil et veya somon füme tarzı şeylerle de tüketilebilir. Ben tavuklusunu ve meyvelisini deneyen biri olarak ikisini de beğendim. Şehirdeki çoğu restoranda veya kafede bulabilirsiniz.
Stroopwafel: Benim bayılarak yediğim o muhteşem lezzet. İki ince hamur arasına karamelsi dolgu konularak pişirilen bir waffle türüdür. İlk Gouda’da yapılmaya başlayıp ülkenin her yerine yaygın hale gelmiştir. Kahvenizle veya çayınızla birlikte tüketmek Stroopwafel yemenin en iyi yoludur. Kafelerde ve restoranlarda kolaylıkla bulabilirsiniz hatta dilerseniz hediyelik eşya dükkanlarından da satın alabilirsiniz.
Poffertjes: Minik krepler pudra şekeri ve tereyağı eklenerek servis ediliyor. Kafe ve restoranlardan alabileceğiniz gibi festivallerde, fuarlarda ve pazarlarda en lezzetlilerini tadabilirsiniz.
Vlaansme Friets: Bildiğimiz patates kızartması diyemeyeceğimiz oldukça başarılı yapılan kızartmalar Amsterdam yerlileri tarafından da oldukça tüketiliyor. Genelde Amsterdam sokaklarında külahta üzerine dilediğiniz sos ilave edilerek satılıyor. Siz de gezerken bir tane kapıp seyahatinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Kaas: Hollanda denince akla ilk gelen şeylerden biri peynir. Her ne kadar Gouda peyniri ile ünlü olsa da Amsterdam bu peynirleri deneyebileceğiniz en iyi şehir. Turistler için düzenlenen özel peynir ve şarap turları bile var. Binbir çeşidi bulunan bu peynirlerden isterseniz peynir marketlerinde de tadımlık olarak hazırlanan çeşitlerden deneyerek dilediğinizi satın alabilirsiniz.
Buraya kadar gelmişken Holland’nın ünlü birasından da tatmayalım mı?
Heineken Experience: Ülkenin ünlü bira firması olan Heineken birçok eğlenceli sunumun yapıldığı bir nevi müze. Daha öncelerde genel merkez olarak kullanılan bina şu an Heineken tarihi ve bira yapımı hakkında bilgiler sunuyor. Turistler tarafından yoğun ilgi olan bu müzede ücretsiz bira da servis ediliyor.
Müzeleri gezdik, doğa havası aldık, kanalda gezintiye çıktık eh artık karnımız da doydu. Bir de Amsterdam’ın gece hayatına göz atmayalım mı?
Red Lights District: Amsterdam denince akla ilk gelen bu kadar meşhur olmasının sebeplerinin başında gelen yerdir. Cadde boyunca uzanan kırmızı ışıklandırılmış odalardan ismini alır. Şehir yaşamının yanı sıra özellikle makul seviyede esrar ve yasal imkanlarla koruma altına alınan seks turizmi, eğlenmeye düşkün turistleri Amsterdam’a çekiyor. Her ne kadar bu özgürlükleriyle ünlü olsa da kanalların etrafında çok zarif bir mimariye, güzel kafelere ve genel olarak ‘yaşa-yaşat’ yaklaşımına sahip. Ayrıca gün boyu polis koruması altında tutuluyor. Gece hareketlenen bu bölgeyi dilerseniz gündüz de ziyaret edebilirsiniz.
Rembdandtplein: Amsterdam’ın en turistik eğlence merkezlerinden biridir. Neredeyse her gün bir etkinlik olur. Çevredeki cafeler ve restoranlarda oturabilir, canlı müzik eşliğinde keyif yapabilirsiniz. Yemeğinizi yedikten sonra dilerseniz gece kulüpleri ve barların tadını çıkarabilirsiniz.
Leidseplein: Amsterdam’ın en popüler bölgelerinden. Geniş alanlarda yemek yiyebileceğiniz, yan yana birçok barın bulunduğu bölgelerden biri daha. Burada da neredeyse her gün birçok etkinlikle karşılaşabilirsiniz.
Amsterdam seyahatinde burayı ziyaret edecek arkadaşların caddelerdeki uyarı tabelalarını dikkate almalarını tavsiye ederim.
Ben bu deneyimlerimi sizinle paylaştığım için çok mutluyum. Umarım siz de bu seyahat rehberinden yola çıkarak güzel anılar biriktirir, seyahatinizin tadını doyasıya çıkaracağınız bir Amsterdam gezisi olur. Keyifli tatiller dilerim :))
Özgürlükler Şehri Amsterdam
Yurtdışında Uygun Fiyatlı İnternet Uygulaması için tıklayınız ( 3 Dolar İndirim Çeki İçerir )
İnstagram Hesabımızı Takip Etmek Projelerden Haberdar Olmak İçin Tıklayınız
Erasmus+ Projeleri İçin Tıklayınız
Telegram grubumuza üye olmak ve anlık bildirim almak için tıklayınız
0 Yorumlar